Umut, Yılmaz Güney’in babasından esinlenerek ortaya çıkardığı bir yapıttır. Politik Türk sinemasının ilk örneklerindendir. Motorlu taksilerin arttığı dönemde faytonculuk yaparak geçimini kazanan Cabbar ve ailesinin çektiği zorlukları konu alır. Cabbar annesi, karısı ve beş çocuğuyla gecekonduda yoksulluk içinde yaşamaktadır. Tüm esnafa borcu olan Cabbar’ın tek umudu piyango biletinden büyük ikramiyenin çıkmasıdır. Bir gün faytonuna araba çarpar ve atlarından biri ölür. Yeni bir at alabilmek için eşyalarını satar ancak alacaklıları faytonu ve diğer atı alırlar. Cabbar’ın sadece eski silahı kalmıştır. Arkadaşı Hamal Hasan zengin mahallesine gidip soygun yapmayı teklif eder. Kurşunu olmayan silahıyla soygun yapmaya giden Cabbar soyacakları adam tarafından kovalanır. Bu da başarısız olunca Hamal Hasan, Cabbar’a define aramak konusunda baskı yapmaktadır. Nefesi güçlü olan bir hocanın onayıyla define aramaya başlarlar. Artık tek umudu bulacakları hazine olan Cabbar, hocanın su falını dinlemektedir. Günahsız çocuklarının su falında gördükleri kendi avlusundakilerle aynıdır. Gece kendi evinin avlusunu kazar. Cabbar’a acıyan hoca yola koyulmaları gerektiğini söyler. Geldikleri yerde kazıya başlarlar ve hazine olarak Cabbar’ın karşısına yılan çıkar. Umut diye sunulan definenin en büyük düşman olan yılan olduğu anlaşılmıştır.